SiiRLER
EN DERİN’İNDEN
En derininden tarihin köhne duvarlarına
Göğsümü aşındıra aşındıra geldim
Kawanın diyarında elimde çekiç
Zalimin beynine vura geldim
Beyazın beyazından daha ak sayfalarına
Tarihin
Göğsümdeki mürekkebi damlata geldim
Dört damla damıttım dört parçasına tarihin
Dört sayfasını en eskisinden alarak geldim
Bedensiz Araratı, Munzuru, Gabbarı sel oldum aştım
Fırat’ından Dicle’sinden süründüm geldim
Aldım Ahmedê xanê den Zin destanını
Feqiyê Teyradan söyleye geldim
Talebesi oldum bedirxanın , yazmasını öğrendim
Cigerxwin oldum söyleye geldim
En eski duvarında dünyanın, insanlığından
Gölgesinde yata kalka geldim
Ufkunda yanan ateşin güneşinden
Ülkemin dört parçasından kavrula geldim
Şafağında kızıllığın güneşiyle
Kül oldum geldim
Asılan dar ağacına tarihimin akkı gibi
Saçımı sakalımı ağarta geldim
Özgürlüğün diyarında tarlasından mayınların
Gül değil barutunu koklaya geldim
Benim en eski insanı tarihin
Sonda birinci çıka geldim
Ben yaşlı geceler benden yaşlı
Yeniden doğdum da geldim
İhtiyar gece benliğimde hep eski
Ben ismimi yeniden aldım geldim
Doğurandan daha yaşlı beşiğinden/Mezopotamya’nın
Büyüdüm bilge insan ola geldim
20.10.2003
SIĞDIRILMADI
Özlemim kızıllığın şafağında
Kızıl güneşi seyre durmak
Kinim öfkem dindi sanma
Yazamadı hiçbir zaman
Kayan yıldızları
Sanma halepçe yırtık sayfalarına
Sığdırılmadı tarihin
Ufkumda sevdalanmış
Doğuşuna güneşin
Yüreğimi virane yapraklarla gömdüm
Coşkum ,hasretim, özlemim
Bir ak güvercinin kanadında
Saklıdır
Uçar yapayalnız gökyüzünün denizinden
Dalsız sürüsüz
Eskisi gibi inanasım gelmiyor artık
Tarihine dünyanın
Aldatan bukalemun misali
Her diyarda boyanmış
Bin bir rengiyle tarihim.
21.10.2003/Suruç
ARIYORUM
Kendimi arıyorum….
Uzak bir kentin
Yalnızlık diyarında
Yalnızlığım
Demleşir kızıl gecenin koynunda
Sokaksız kentin
İsimsiz sokağında
Virane sokağın
Numarasız adresinde
Kendimi ariyorum.
Gökyüzünde öpüşür bulutlar
Yıldızlar karanlık gecesinde sevişir
Karanlığın kızıllığında
Sevdalandı yüreğim
Meçhul bir kente
Çadırsız
direksiz
Karanlığın deryasında
Kendimi ariyorum.
Şafağın serinliğinde
Sevişir yüreğim
Çınar’sız
Çam’sız
Selvi’siz
Yüreğim asmaya dönüşmüş
Kendirsiz, hayme’siz
Sahilsiz denizin kumsalında
Kendimi ariyorum
Beklentisiz yarınlara
Batık güneş ülkesinde
Çıra’sız
Güneş’siz
Ufuksuz
Kandilsiz esaretle
Kendimi ariyorum.
Karanfil mi yoksa papatya mı
Adına özgürlük denen
İsimsiz bir ülkenin
İsimsiz bir öz gülünde
Kendimi ariyorum.
Burkulur yüreğim güllerin baharında
Burkulur dalsız
Çiçeksiz
dikensiz
ve korkusuz
Burkulur adına yok denen varlığa
Bilmem bir çiçek savunmasız olur mu?
Koca cihanda vahşetin koynunda
Pusatsız
Duldasız
Bir yürekle yaşanır mı hiç!
Yada adına yok denenin ardında
Başka yoklar da var mı acaba?
……………………………!!!!!!!!!
Sevdalanır yüreğim
Soğuk gecenin baharında
Yada gün ortasında papatya
Gölgesinde
Serinlenir yanan yüreğim
Ey koca Ararat dedim ya
Haberin olsun
Sevdalanmış yüreğim
Koynundaki kızıl güllere
Sevdalandı yüreğim taşına toprağına
Ey koca Ararat!!
Bitesiye vermişim gönlümü
Sipan’a
Munzur’a
Mazi’ye
Kandile
Bitesiye vermişim Gönlümü
Gabbara
Cudiye
Nemruta
Ey Özgürlük güneşim
Hasretle doldu yüreğim
Seyretmek için nemrutta seni…….
Pusulasız kumsalında
denizsiz gemi ile
Kendimi ariyorum
Yüreğimle özgürlük kuşunun
Sinesini deldim
Puşumla sardım yarasını
Özgürlük gülünün bağrını deldim
Öfkesiz sevdamla
Serptim uçsuz bucaksız
Diyarlarına dünyanın
Rotasız kumsalında
Denizsiz yeryüzünde
kendimi ariyorum
Bilmem ben miyim kaybolan
Yada adına özgür ülke denen mi
Yoksa yeryüzüne tohumunu serpen
Ak güvercinler mi
Bilmem Tarih sayfalarında
Kaybolan Serhıldanlar mı
Böylesi bir günde
Kendimi ariyorum………
16.09.2004
DÊRSİM
Selam aldım bugün
Bir uçurum çiçeğinden
Özgürlük Yoldaşından
Candan
Canandan
Bir selam aldım
Ey dersim!!
Sen ki cihana sığmazsın
Çınlansın kulakların
Emzirdiğin , beslediğin
Koynunda büyüttüğün
Bir gül yüzlüden
Selam getirmiş ak güvercinler
Bir bahar dolusu
Buket buket çiçek getirmiş
Bir süt liman yolcusu
Bir limansız gemi
Bir özgürlük yolcusu
Barışın güvercini
………………….
Bir dünya bağışlanmış yüreğime
Bu gün bir sevda pınarıdır
Akar yüreğimden
Dersim dağlarında
Boy vermiş bozkır çiçekleri
Ey Dersim
Sen ki koca çınar misali
Tarihler boyunca
Salıncak kurdun dört bir yanına
Emzirdin beşiğinde
Besledin koynunda
Rızaları
Zilanları
Özendirdin dünyayı yaşam tarzına
Pratiğine
Direngenliğine
Özendirdin her canlıyı
Haykırışına
Yüksekliğine
Özendirdin Nurilerin yürüyüş
Felsefesine
Ben ki gönlümü vermişim özgür güneşe
Sevdam bulaşmış belasına
Dağların
Ovaların
Yaylaların
Ey kuytu derelerin
Kardeleni
Kır çiçeği
Gelinciği
Bilsin dünya alem
Yüreğimde yeşerdiniz
İsminiz;
Özgür güneşin kardeleni olsun
……………………………….
Göz pınarlarım
Yürekten başka bilmez
Dere yataklarını
Yeşeren çiçekler
Boy versin diye
12.10.2004/Suruç