www.kaniyasor.de.tl
KANiYA SOR  
  MEDYA
  BÜTÜN YAZILAR
  KÜTÜPHANE
  CANLI NUÇE TV
  BÜTÜN TVLER
  TELEFON REHBERi
  KONTAKT
  MÜZiK
  NASA
  MAZLUM DOĞAN
  ERMENİ KATLİAMI
  Süleyman Doğan
  Düzgün Gökhan
  ilhami sertkaya
  Kani Yado
  Cemal Pirsûsî
  İstanbul İBB Canlı
Cemal Pirsûsî
Yeni Sayfa 1

CEMAL PİRSUSİ

 

KÛRT AÇILIMI

 Çağımızın düşünce mantığına sahip olmasaydım ‘savaş tanrısı gine kızdırılmış’ derdim.

Yıllardır bu sorun, bu ülkede kangren haline gelmiş ve onbinlerce insanın ve askerin ölümüne neden olmuş. Binlerce köyün boşaltmasına, milyonların  yerinden yurdundan göç etmesine sebebiyet veren  Kürt sorunu  bu gün ise, başbakan ve hükümet yetkilileri tarafından gündeme getirilmiştir. Bu sorun yıllardır devam ede gelmektedir. Fakat  sorunun çözülmesi gerektiği yerden tam tersi çözümsüzlükle sorunun üstüne gidilmiştir. Bu durum ise ister istemez  halklar arasına nifak tohumları ekmiş olup kin ve nefret duygularının gelişmesini sağlamıştır. 

 Evet bu ülkede savaşın devam etmesini isteyen kesimler vardır. Çünkü  savaşı isteyen hep  rantçı kesim olmuştur. Kanla beslenen  vampirler kana doymazlar.  Aynı zamanda bu tür insanlar sadist olurlar. Geçmişe  bakılırsa eğer, barış daima  savaşlardan  daha zordur. Eğer  herkes  bu sorunun hastalığını teşhis etmişse eğer,  bu sorunun çözülmesi için adımlar atılmak isteniyorsa, herkes elini taşın altına sokmalıdır.

 Kürt sorunu vardır diyerek maalesef hiçbir sorun hal olmuyor. Bir yandan barış girişimleri diğer yandan savaş devam ediyorsa bu samimice bir yaklaşım değildir. Eğer  silahlar susmazsa, asker ve insan ölümleri devam ederse bence barıştan  söz etmek  talihsizliktir. Ama  bütün bu olanlara rağmen eğer bu sorun medyada tartışılıyorsa bu büyük bir adımdır.

 Savaş ; Benzin ve barutu  ateşlemekle kan  ve göz yaz yaşı dökülür.  Bundan  daha zor olan barış ortamını  yakalayıp barışı karşılıklı tesis etmek ve korumaktır.

 Ziraat  odamızın  sembolü  Vatan; Hürriyet ve ekmektir. 1968 yılından bu yana  yani yaklaşık kırk yıldır.

1-   ülkemizde bütün kurum ve kuruluşların  ve halkın  bütün sektörleri ve meslek gruplarının kazançlarının tümü geleceğe yönelik yatırımlara değil de bu  savaşa tahsis edilip  harcanmıştır. Yani  ekmeğimiz küçülmüş  bölge insanı açlık ve sefillikle  baş başa bırakılmıştır.

2-   Ülke içinde  karşılıklı güven, hoşgörü. Sayğı ve  yaşama  hakkı  tanınmadıkça  hürriyetten de bahsedilemez.

3-   Aç kalan  ve hürriyetten  nasibini  alamayanlar geleceklerinde  vatanına  sahiplenmeleri tartışılır.

 Son olarak bu halk çok çekti ve ezildi. Bu halk açlık ve sefalet içinde yüzdürüldü. Ama bütün bunların son bulması için kürt sorunun bir an önce çözülmesi ve bölgeye ekonomik açıdan katkılar sunulması gerekmektedir.  Ülkemizde halkların kardeşliğini sağlamak,  sağlam bir temele oturtmak,  huzur ve refahı getirmek için  barışın  bu ülke ve bölgemiz açısından iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu durumun çok mükemmel değerlendirilmesi gerektiğini böyle bir imkanın bir daha ele geçmeyeceği kaygısını taşıyorum. Aksi  taktirde bu ülkenin evlatları ölmeye devam edecek ve bu durumdan hepimiz  nasibimizi almaya devam edeceğiz.

                                                                        

Başta  kürt  sorunu  olarak gündemde  otururken zaman içerisinde  bu  günden güne  isim değitirmiştir.

 

1-     Kürt  açılımı

2-     Demokratik  açılım

3-     Milli birlik projesi  açılımı

4-     En son  istanbul da romenlerle bir araya gelen başbakan  romen açılımını  gündeme getirdi. Bu durum da hükümetin  açılım konusundaki  hiçbir projesi olmadığını  göstermektedir. Bu durumda  açılım söz konusu olamaz.

 Yaklaşık  30 yıldır  bu ülkede  ergenekon  ekseninde  Doğu ve Güney doğu anadolu bölgesinde  yakılan, yıkılan ve boşaltılan  4 bin köy (4000),  bununla birlikte katledilen  17 bin  kişinin  faili meçhula kurban gitmesinin , ve  bununla birlikte bu güne kadar faili belli 17 bin kişinin  failleri hala yargılanmış değil ve  yargılanmaları için bu güne kadar gerek devletin gerekse hükümetin  herhangi  bir adım  attıklarını  göremedik. Hal  böyle iken nasıl  açılımdan söz edebiliriz.

 Dünde  olduğu  gibi  bu günde  ülkemizin  milli geliri  savaşa  ayrılıyor. Oysa;  bir  tarım ülkesiyiz  savaşa  ayrılan gelirin  tarımı geliştirmek için çiftçiliğe önem verilmiş olsaydı bu gün  milli gelir  daha da yukselir ve çiftçilerimiz  tefecilerin elinde kan ağlamazdı.   Bunun  yanıdan  eğitime de yatırım yapılmıyor bir ülkenin  milli gelirini dönüşümü olmayan  bir savaşa  yatırılırsa bunun yanında değişiklik  yapılan  yasalardan  hiç birinin  bu sorunu çözmede rol oynayamayacağı kesindir.  Böyle bir durumda nasıl açılımdan söz edebiliriz.                        

 İki bin  (2000) kürt siyasetçisi hala suçu belirlemeden  yakalanması ve bunun yanında  halkın iradesiyle  seçilen  ve kelepçelenen  belediye başkanları  sayıları binleri bulan çocukların  hala cezaevlerinde tutuklu kalması  dururken  nasıl bir açılım gerçekleşebilir.                                           

 SiiRLER

EN  DERİN’İNDEN

 

  En  derininden  tarihin köhne  duvarlarına

  Göğsümü  aşındıra  aşındıra  geldim

 

  Kawanın  diyarında elimde  çekiç

  Zalimin  beynine vura  geldim

 

  Beyazın beyazından daha ak sayfalarına

                                                         Tarihin

  Göğsümdeki  mürekkebi  damlata geldim

 

  Dört  damla damıttım  dört parçasına tarihin

  Dört  sayfasını en eskisinden alarak geldim

 

  Bedensiz  Araratı, Munzuru, Gabbarı sel oldum aştım

  Fırat’ından  Dicle’sinden  süründüm geldim

 

  Aldım  Ahmedê  xanê den     Zin destanını

  Feqiyê  Teyradan   söyleye  geldim

 

  Talebesi  oldum bedirxanın , yazmasını öğrendim

  Cigerxwin  oldum  söyleye geldim

 

  En eski  duvarında dünyanın, insanlığından

  Gölgesinde  yata  kalka geldim

 

  Ufkunda  yanan ateşin  güneşinden

  Ülkemin  dört parçasından  kavrula geldim

 

  Şafağında kızıllığın  güneşiyle

  Kül oldum geldim

 

  Asılan  dar ağacına  tarihimin akkı gibi

  Saçımı  sakalımı  ağarta  geldim

 

  Özgürlüğün  diyarında tarlasından  mayınların

  Gül  değil  barutunu  koklaya geldim

 

  Benim  en eski  insanı  tarihin

  Sonda  birinci çıka geldim

 

  Ben yaşlı  geceler   benden yaşlı

  Yeniden  doğdum  da geldim

 

  İhtiyar  gece benliğimde hep eski

  Ben ismimi  yeniden  aldım geldim

 

  Doğurandan  daha yaşlı beşiğinden/Mezopotamya’nın

  Büyüdüm  bilge insan ola geldim                                                             

20.10.2003

 

 

 

   SIĞDIRILMADI

 

  Özlemim kızıllığın  şafağında

  Kızıl güneşi  seyre durmak

  Kinim öfkem  dindi sanma

 

  Yazamadı hiçbir zaman

  Kayan yıldızları

  Sanma  halepçe yırtık   sayfalarına

  Sığdırılmadı  tarihin

  Ufkumda  sevdalanmış

  Doğuşuna güneşin

  Yüreğimi  virane yapraklarla gömdüm

  Coşkum ,hasretim, özlemim

  Bir  ak  güvercinin  kanadında

  Saklıdır

  Uçar  yapayalnız gökyüzünün denizinden

  Dalsız  sürüsüz

  Eskisi  gibi  inanasım gelmiyor artık

  Tarihine  dünyanın

  Aldatan  bukalemun  misali

  Her diyarda boyanmış

  Bin bir  rengiyle tarihim.

                                                                                                                      

 21.10.2003/Suruç

ARIYORUM

 

 

  Kendimi  arıyorum….                                                     

  Uzak  bir kentin 

  Yalnızlık  diyarında

  Yalnızlığım

  Demleşir  kızıl gecenin  koynunda

  Sokaksız  kentin

  İsimsiz  sokağında

  Virane  sokağın

  Numarasız  adresinde

  Kendimi ariyorum.

 

  Gökyüzünde öpüşür  bulutlar

  Yıldızlar  karanlık gecesinde sevişir

  Karanlığın  kızıllığında

  Sevdalandı yüreğim

  Meçhul bir kente

                      Çadırsız

                           direksiz

  Karanlığın  deryasında

  Kendimi ariyorum.

 

  Şafağın serinliğinde

  Sevişir yüreğim

                       Çınar’sız

                           Çam’sız

                              Selvi’siz

  Yüreğim asmaya dönüşmüş

  Kendirsiz, hayme’siz

  Sahilsiz denizin kumsalında

  Kendimi ariyorum

 

  Beklentisiz yarınlara

  Batık güneş ülkesinde

                          Çıra’sız

                             Güneş’siz

                                 Ufuksuz

  Kandilsiz esaretle

  Kendimi ariyorum.                                          

 

 

  Karanfil mi yoksa papatya mı

  Adına özgürlük  denen

  İsimsiz  bir ülkenin

  İsimsiz  bir öz gülünde                                              

  Kendimi ariyorum.                                                           

  Burkulur yüreğim güllerin  baharında

  Burkulur   dalsız

                       Çiçeksiz

                            dikensiz

                                  ve korkusuz

  Burkulur  adına yok denen  varlığa

  Bilmem  bir çiçek savunmasız olur mu?

  Koca cihanda  vahşetin koynunda

                                         Pusatsız

                                              Duldasız

  Bir yürekle yaşanır mı hiç!

  Yada adına yok denenin ardında

  Başka yoklar da  var mı  acaba?

……………………………!!!!!!!!!

  Sevdalanır  yüreğim

  Soğuk gecenin  baharında

  Yada gün ortasında papatya

  Gölgesinde

  Serinlenir  yanan yüreğim

 

  Ey koca Ararat  dedim ya

  Haberin  olsun

  Sevdalanmış yüreğim

  Koynundaki kızıl güllere

  Sevdalandı  yüreğim  taşına  toprağına

  Ey koca  Ararat!!

  Bitesiye  vermişim gönlümü

                                   Sipan’a

                                     Munzur’a

                                         Mazi’ye

                                             Kandile

  Bitesiye  vermişim  Gönlümü

                                    Gabbara

                                        Cudiye                                         

                                            Nemruta

  Ey  Özgürlük güneşim

  Hasretle doldu yüreğim

  Seyretmek için  nemrutta seni…….

 

 

  Pusulasız  kumsalında

  denizsiz  gemi  ile

  Kendimi  ariyorum                                                                    

 

  Yüreğimle  özgürlük  kuşunun

  Sinesini deldim

  Puşumla  sardım yarasını

  Özgürlük  gülünün  bağrını deldim

  Öfkesiz sevdamla

  Serptim uçsuz  bucaksız

  Diyarlarına  dünyanın

  Rotasız kumsalında

  Denizsiz  yeryüzünde

  kendimi ariyorum

 

  Bilmem ben miyim  kaybolan

  Yada  adına özgür ülke denen mi

  Yoksa yeryüzüne  tohumunu serpen

  Ak güvercinler mi

  Bilmem  Tarih sayfalarında

  Kaybolan  Serhıldanlar  mı 

  Böylesi  bir günde

  Kendimi ariyorum………                                                            

 

16.09.2004

DÊRSİM                                                                                     

 Selam aldım bugün                    

 Bir  uçurum çiçeğinden

Özgürlük  Yoldaşından

                            Candan

                               Canandan

Bir selam  aldım

 

Ey  dersim!!

Sen ki  cihana  sığmazsın

Çınlansın   kulakların

Emzirdiğin , beslediğin

Koynunda  büyüttüğün

Bir  gül  yüzlüden

Selam  getirmiş ak güvercinler

Bir  bahar dolusu

Buket  buket   çiçek getirmiş

Bir  süt  liman yolcusu

Bir  limansız  gemi   

Bir  özgürlük  yolcusu

Barışın  güvercini

………………….

Bir  dünya  bağışlanmış  yüreğime

Bu  gün  bir sevda  pınarıdır

Akar  yüreğimden

Dersim  dağlarında

Boy vermiş  bozkır çiçekleri

 

Ey  Dersim

Sen ki   koca çınar misali

Tarihler  boyunca

Salıncak  kurdun  dört bir yanına

Emzirdin  beşiğinde

Besledin  koynunda

                        Rızaları

                           Zilanları

Özendirdin  dünyayı yaşam tarzına

                                                Pratiğine

                                                  Direngenliğine

 

 

Özendirdin  her canlıyı

                            Haykırışına

                                Yüksekliğine                                                  

Özendirdin  Nurilerin yürüyüş

Felsefesine

Ben ki gönlümü  vermişim özgür güneşe

Sevdam  bulaşmış belasına

                                  Dağların

                                     Ovaların

                                         Yaylaların

Ey  kuytu  derelerin

                       Kardeleni

                          Kır çiçeği

                             Gelinciği

Bilsin dünya  alem

Yüreğimde  yeşerdiniz

İsminiz;

Özgür  güneşin kardeleni olsun

……………………………….

Göz pınarlarım

Yürekten  başka bilmez

Dere yataklarını

Yeşeren  çiçekler

Boy  versin  diye

 

12.10.2004/Suruç

 

goman@live.de  
  Yeni Sayfa 2 Yeni Sayfa 2 Yeni Sayfa 4 Yeni Sayfa 1

 

   KANİYA SOR           

ZANÎNGEHA KURDΠ  

   HAVA DURUMU          

 

wetter.com
 

 
 

 Taraf

 ZAMAN

 BugünGazetesi.......

 

 

 EvrenselGazetesi.

 

 
Facebook Like-Button  
 
 
Toplam ziyeretçi sayıssı: 3 Besucher (5 Hits)
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden